Şemsiye
tarafından - Aralık 4, 2020
282 görüntüleme

                      VİCDAN MUHAKEMESİ ÜZERİNE

     Belki de sadece bir yarım gülüşün arkasına saklanmıştı mutluluk. Oradaydı, hep orada kalacaktıve bizim onu bulmamızı bekleyecekti ömrü boyunca. Unuttuk artık küçük mutluluklar ile avunmayı. Unuttuk...
     Oysa ki çok yakındı mutluluk, o kadar yakında ki içimizde. Hep başka yerlerde aradık, hep başkalarını suçladık. Dışarda bir hayat aramakla geçiyor ömrümüz. Ne zaman unuttuk sahi? Kendi içimizden ne zaman uzaklaştık bu kadar? Oysa bir köşeye çekilip gözlerimizi kapatmak kadar kolaydı mutluluğu yakalamak. Hep başkalarından bekledik. Sahi kim öğretti bize bunu? Mutluluğun hep başkalarında olduğu fikrini ilk kim attı ortaya? Peki biz nasıl inandık bu fikre bu kadar? Daha kolay geldi belki de. Düşünüyorum da gerçekten de öyle galiba.. Bu hayattaki en zor durumlardan biri olabilir insanınkendisini dinlemesi, kendisiyle yüzleşmesi. 
      Hem öyle olmasaydı, yani hep başkalarında değil de kendimizde arasaydık mutluluu daha zor olmaz mıydı gerçekten? Mutsuzluunda suçlayacak kimse olmadığında daha çok acımaz mıydı insanın canı?
     Düşünüyorum da bazen, yine işin kolayına kaçmışız galiba. Mutsuz olmamak için mutluluktan kaçmak! İnsanoğlunun hayatı zaten hep ironilerle dolu değil mi. Korkularımızdan kaçmak isterken içten içe istediğimiz her şeyden uzaklaşıyoruz ve ne yazık ki bunun farkına bile varamadan göçüp gidiyoruz bu dünyadan.
     Ahh farkedebilenler, bu gerçek ile yüzleşip kendi içine dönebilenler... Gerçek mutluluğu bulabildiler mi acaba yoksa ne yapacaklarını bilemediler mi yıllar sonra farkettikleri bu buruk gerçeklik ile. Ah diyorum bazen ahh! İnsan nasıl dinler ki kendi içini, bunca gürültüyü susturup, nasıl kalır kendi kendine bunca kalabalık içinde?
     Aslında bir düşündüm de sanırım bir insanın en büyük korkusu kendisi olduğu için kaçıyor bu kadar, bu yüzen bu kadar başkalarına olan bağlılığı. Oysa ne kolay insanın kendini dinlemesi, içine kapanması, kendi kendine yetebilmesi...
Ama koca bir dünya var içimizde, gördüğümüz, yaşadığımız dünyadan daha tehlikeli bir dünya... Hayal kırıklıkları, mutsuzluklar, mutluluklar, hüzünler, kahkahalar, öfkeler, sevmeler, sevilmeler, sevilemeyişler... Daha niceleri ile dolu bu dünya hep korkutur gözümüzü, o yüzdendir ki hep başka birilerinden bekleriz mutluluğu.
     Zordur çünkü biliriz bir insanın kendisi ile yüzleşmesi, kendini affedebilmesi. En önemlisi de bu sanırım affedebilmek kendini ve en zor olanı. Tüm mahkemelerde aklanabilir de insan vicdan mahkemesine gelince değişir işler, işte en ağırı, en zoru odur çünkü.      Burda hakim de sensin, savcı da , davalı da senin, sanık da. İşler bu noktada bizim lehimize görünüyor değil mi? Ama öyle değil ne yazık ki, bu hayattaki en zor şeymiş meğer bir insanın kendini yargıladıktan sonra affedip sonra da kendisi ile barışması.
     Sanırım tam olarak bu noktada bekler olduk mutluluğu başkalarından, kendini affedemeden henüz vicdan muhakemen bitmeden mutlu olman zordur kendini affedebilmen ise daha zor.. Yenebilir miyiz tüm bu zorlukları bilmem ama bilirim bunları yenebilenler kadar mutlusu yoktur hayatta. 
     Başkalarından beklemek mutluluğu daha kolaydır oysa, daha çabuk sonuç vereceğini düşünürüz hep kendimizle yüzleşmekten daha kolaydır aslına bakarsan affedilmektense affedilmeyi beklemek, oturup bir başkasının merhametine sığınmak. Bir an önce olsun isteriz oysa kendimşz ile olan mahkememiz yarım kalır hep açılır bazen gecelri uyumaya çok yakınken onu da kapatmayı başarırız bir şekilde. Hep daha mutlu olmayı hayal edip sığınırken başkalarının merhametine, yüzümüze yapıştırdığımız yarım gülüşün bize yeteceğine inanmaya çalışarak heba ederiz bir ömrü. Öyle değildir oysa... Mutuluk içimizde saklı ve hep öyle olacak. Dışardan beklediklerimiz ve hatta bulduğumuzu sandıklarımız da birer yanılmadan ibaret sadece ve sanırım hayatımız koca bir yanılgı üzerine kurulu. Bitmeyen vicdan muhakemelerini görmezden gelmek kolaydır yani öyle görünür en azından oysa çok küçükken öğrendik biz her şeyin göründüğü gibi olmadığını. 

Mutsuzluğa engel olmaya çalışırkn tüm ömrümüzü mutsuzluk girdabında heba ediyoruz. Ne mutlu ki o girdaptan çıkabilenlere...

Yayınlanan: Eğitim
Beğen (1)
Yükleniyor...
1